Genel Hikaye

Tarsus'un köklü, sözü geçen ailelerinden biri olan Herani Ailesi'nin en büyüğü Ömer'in ölmeden önceki tek isteği, yıllardır sır gibi sakladığı bir hazineyi devredebilecek ve birlik içerisinde yaşayan ailesini o yokken de idare edebilecek birisini bulmaktır. Bu konuda çocuklarına çok fazla güvenemeyen Ömer'in tek umudu Fransa'da eğitimini bitirdikten sonra İstanbul'a dönen ve annesiyle birlikte yaşayan torunu Melike'dir.
Ancak tek sorun Melike'nin annesi, yani yıllardır görüşmediği kızı Sabah'ın bu isteğine izin vermemesidir. Günden güne halsizleşen ve yatağa düşen Ömer'in son arzusunu yerine getirmek için eşi Cemile, son bir kez daha kızı Sabah'ı arama kararı alır ve Melike'yi dedesinin yanında olması için çağırır. Bu sırada Ömer, babasından kalan mirası, yakın arkadaşı Haydar Hasanali ile birlikte yaptığı kaçakçılık işleri sayesinde büyütmüştür. Ömer, yanına çağırdığı torunu Melike'ye hazinenin yerini ve dükkanının anahtarını devrederek hayata veda eder. Bu üzüntü ve şaşkınlıkla ne yapacağını bilemeyen genç kızın aklında bir şey daha vardır. O da bir gün önce sabah kentte dolaşırken tanıştığı Davut'tur. Melike bilmeden Haydar'ın torunu olan Davut'a gönlünü kaptırmıştır. Ve aklından hiç çıkartamaz. Bu sırada kızını almak için İstanbul'dan gelen Sabah babasına kin duysa da ölümüne üzülmüştür ama, kızı Melike'nin kötü anılarının bulunduğu o kentte yaşamasına da onay vermez ve onu İstanbul'a getirmek için ikna etmeye çalışır. Melike ise, annesi ve yıllar sonra ilk kez gördüğü dedesinin kendisine bıraktığı miras arasında tercih yapmak zorunda kalır.